
Oyuncaklar çocukların iç dünyalarını yansıtmaları ve hayal güçlerini geliştirmeleri için biçilmiş kaftandır. Çocuklara çeşitli ve olabildiğince fazla oyuncak sağlamak genelde ebeveynlerin içini rahatlatır. Ancak çocukların uçsuz bucaksın hayal güçlerinin ortaya çıkması ve daha da gelişmesi için farklı bir gerçek var. "Az,çoktur!" gerçeği. Çocuğun ilgilendiği oyuncak ne kadar farklı şekil alabiliyorsa ve ne kadar az kuralı varsa çocuğun oyun geliştirmesi ve elindeki malzemeyi farklı şekillerde kullanabilmesi için yaratıcılığı o kadar çok devreye girer. Örneğin sadece oyun hamurlarını kullanarak çocuğun hamburger hazırlaması bunun çok güzel bir örneğidir. Bu esnada çocuk elindeki oyuncağın gerçekleiğinden sıyrılıp kendi hayal dünyasında bir şef aşçı gibi yemek yapar ve ortaya çıkardığı üründen lezzetli bir hamburger yapmış kadar gurur duyar. Bu deneyimle birlikte ise öz yeterliliği kuvvetlenirken yaratıcılığı da gelişim gösterir.
Çocukların elindeki oyuncağın sayısından ziyade arzu ettiği ve geliştirilmeye açık oyuncaklarının varlığı çocukların aktifliğini destekler. Eğer bir kazanım hedefliyorsak yapılandırılmış oyunların yardımını isteriz. Ama eğer hayal gücünden bahsediyorsak ne kadar az oyuncak ve doğal bir ortam varsa o kadar çok yaratıcılık, çaba ve dikkat devreye girer.
Legolar, boyama etkinlikleri, oyun hamurları ya da gerçekten kurabiye yapmak için oluşturulan hamurlar... Çocuğunuzun eline verdiğinizde bambaşka dünyalara dönüşebilir.
Aynı zamanda bu oyunları oynarken
1) tekrarlı bir dil kullanarak ya da yaptıklarını adım adım anlatarak çocuğun ifade edici dilini ve telaffuz yeteneğini desteklemek;
2) sıralı bir anlatım gerçekleştirerek de çocuğun iletişim dilini güçlendirmek.
dil açısından hedeflenebilecek değerli kazanımları beraberinde getirir.
Psk. Ayça Çınaroğlu